Hz.Muhammed (s.a.v)in babaları Şunlardır.Abdullah b.Abdulmutalip (Şeybetülhamd, Amr) b.Haşim b.Abdumenaf b.Kusay (Zeyd) b. Kılab(Hakim) b.Murre b. Kâb b.Luvey b. Galib b.Fihr (Kureşy) b.Ma lik b. Naza (Kays)b.Kinane b.Huzeyme b.Mudrike (Amr)b. İlyas b.Muzar b.Nizar b.Maad b. Adnan…
Resulullah(s.a.a)in soyunu buraya kadar her kes kabul etmiştır.Ama bunlardan sonraki babaları hakkında çok itilaf vardır.Fakat Adnan ın soyunun İsmail (a.s.)a ulaştığından bizim hiç şüphemiz yoktur. Resulullah (s.a.a)in şöyle buyurduğu nakledilmiştir : Nesebim Adnan a ulaştığında ondan öteye geçmeyiniz.Bizde Resulullah ( s.a.v. )’ın emrine uyarak bu kadariyle yetiniyoruz. Peygamberin (s.a.a.)annesi,Beni Zühre kabilesinin büyüğü Veheb,in kızı Âmine ,dır.Veheb de Abdumenaf b.Zühre b.Kilabin oğludur.
20–) Adnan :
Adnan Arab’ın babası diye anılırdı. Tihame, Necd, Hicaz ve Irak dolaylarında yaşamıştır. Bu boya Arab-ı Maadi, Arab-i şimali ( Kuzey Arapları ) ve İsmailliyan denilmiştir.
Adnan’ın geçmişi Hz. İbrahim ( a.s. ) ve Hz. İsmail ( a.s.)’a ulaşmaktadır. Adnan’ın iki oğlu vardı. Maad’e ve Akke bini Gafik sulalesi Adnan’dan türemiştir.
19–) Maad İbn-i Adnan :
Annesi Curhum kabilesindedir. On tane oğlu vardı. Kunyesi Ebu Kuzaa’dır. Maadd’e Puhtu Nasr ile savaştı ve Maadde yenildi, çocukları ile birlikte Yemen’e gitti. Orada vefat etmiştir.
İbn-i İshakın yazdığına göre çocuklarının ismi, Nizar, Kuzahe’e, Kanan ve İyad’dır.
18–) Nizar İbn-i Maadde :
Kardeşlerinin içinde en cesur ve gözü açık olanıydı. Babasının yerine geçti. Mekke’de yaşadı, dört oğlu vardır. Muzar, Rabia, Ammar, ve İyad’dır.
Bu kabile iki taifeye bölünmüştür ; Gaşam ve Beecile dir. Reisleri Ammar’dır.
Muzar ve İyad’ın anneleri Sevda’dır. Sevda ise Akke İbn-i Adnan’ın kızıdır. Rabia ve Ammar’ın anneleri ise Cuma’dır. Cuma aynı zamanda Sevda’nın bacısıdır. Bu iki taife büyük kabile ; Rabia ve Muzar adlarından ortaya çıkmıştır. Kurucusu Nizar’dır.
17–) Muzar İbn-i Nizar :
Muzar İbn-i Nizar, Curhum kabilesinden bir kız ile evlenmiştir. İlyas ve Aylan adında iki oğlu olmuştur. Kendisi çok bilgin, dindar, cömert ve hayırseverdi. Oğullarına ve dostlarına başkaları ile iyi geçinmeleri için tavsiyeler de bulunurdu.
Beni Zubyan, Beni Hilal ve Beni sakkife kabileri Muzar İbn-i Nizar’dan gelmektedir.
Hz. Peygamber ( s. ) ve İmam Ali (a.s. ) efendilerimizden şöyle bir rivayet vardır : “Muzar ve Rabia hakkında kötü söylentilerden kaçının Çünkü onlar Müslümanlardı.”
16–) İlyas İbn-i Muzar :
İlyas, babasından sonra kabile başkanlığına geldi. Lakabı, Seyyidul Aşire’dir. ( Aşiretlerin seyyidi demektir.)
Mudrike, Tabiha ve Kamae adlarında üç oğlu vardı. Annesi, Leyla’dır. Handif’de denmiştir. Handif İmram İbn-i Elha İbn-i Kuzahe’nin kızıdır.
Handif ve Yakubi kabileleri İlyas’ın soyundan gelmektedir. İlyas geçirmiş olduğu “hiv “ hastalığı sonunda vefat etmiştir.
Yakubi’nin yazdığına göre ” Kamahe, Kuzaha kabilesine gider ve o kabileden bir kızla evlenir.”
Kamahe’nin oğullarından Amr İbn-i Kuheyye Curhar kabilesie san vererek ; Mekke’nin hükümdarlığını ele geçirir ve ilk etapta putperestliği kabile arasından yayar. Allah Resulü Amr İbn-i Luhevve hakkında şöyle buyurur ; Hz. İbrahim ( a.s. )’ın dinini değiştirmeye çalışan ve putperestliği yayan ilk kimse Amr İbn-i Luheyye’dir. Amr İbn-i Luheyye İbrahim’i dinde ihtilaf çıkarmuştır. İbn-i Hişam’ın yazdığına göre bir adam Şam’da Amaliğa kabilesine giderek onlardan put ister. O kablede bu kişiye “Hubel”-i hediye edeler. “Hubel” adındaki putu Mekke’ye getiren kimsedir.
15–) Murik İbn-i İlyas :
Künyesi Ebul Huzeyl. Ebu Ğuzeyme’de denilmiştir.
Ğuzeyme’nin Huzeyl, Harise, Galip adlarında dört oğlu vardı. Huzeyl ve Abdullah Mudrik ibn-i İlyass’ın tanınmış sahabelerindendir.
14–) Huzeyme ibn-i Mudrik’e :
“Annesi Esed ibn-i Nizra’ın kızı Selma’aır.”
İbn-i İshak’ın deyişiyine göre, annesi Kuzaa kabilesinden idi. Huzeyme, İbn-i Mudrikke, babasının ölümünden sonra Arap hükümdarlığını ele aldı. O’nun Esed, elede, kinane ve Hun adında dört oğlu vardı. Beni Esed ve Kare kabileleri yani Beni Hun İbn-i Huzeyme ve cahş ibn-i Kaib’in kızı Umul–muminin Zeynep ve kardeşleri Abdullah ve Ubeydullah, Abdulmuttalib kızı Umeyme’nin oğulları Ğuzeyme İbn-i Mudrik’e ile nisbetleri son bulur.
13–) Kinane İbn-i Huzeyme :
Onun sayısız faziletlere sahip olduğu nakledilmiştir. O, zaman Arapların ileri gelenlerindendi .
Künyesi ; Ebu Muzar’dar. Annesi, Sad İbn-i Kays İbn-i Muzar’ın Livaneh adında ki kızıdır. Nazr, Malik, Abdumenaf, Milkan ve Hudal adında beş oğlu vardı. Beni Leyse ve Beni Amar kabileleri bu koldan gelmektedir.
12–) Nazr ibn-i Kinane :
Annesi, Yakub’un yazdığına göre Saveyd ibn-i Kıtrif’in kızıdır.
İbn-i İshak’ın Taberisinin ve diğer yazarların naklettiğine göre : Merreb ibn-i Utbe, İbn-i Tabeğa’nın kızı Berre’dir. Malik, Yağlut, Salt adlarında üç çocuğu vardı. Künyesi, Ebul Salt’tı.
Yakubi diyor ki : “Nazr İbn-i Kinane, Kureyş olarak adlandırılan ilk kızıdır. Hiç kimsenin malından, namusundan ve kimseye zararı olmadığından dolayı” Takarruş, Şevkatli ve yardımsever olduğundan dolayı ; Kureşy denmiştir. Bazı rivayetlerde ticaretle uğraştığı nakledilmiştir. Annesinin dediğine göre ; Küçük Kureyş Deryada ki bir canavarın ismidir.
“Nazr İbn-i Kinan’dan olmayan hiç kimseye Kureyşli denilemez. Başka bir rivayete, Kureyş dağılan bir sevin toplanması anlamına, gelmektedir. Takarroş’da toplanmak hazırlanmak anlamındandır.”
Not : Salt’ın çocukları Ğuzee kabilesinden gelmektedir. İslam şairlerinden olan Kuseyre ibn-i Abdurrahman Ğuzayi ve Beni Maleyhe ibn-i Amr Ğuzay’i, Salt ibn-i Nizar’a nisbet verilmiştir.
Kuseyr Uzza Hicri 105 de vefat etmiştir. İmam Bakır ( a.s. ) o’nun cenaze törenine katılmiştir. Kaynak: Sirei ibn-i Hişam cilt, 1. sayfa 104.
11–) Malik İbn-i Nazr :
Annesi, Atike’dir. Advan ibn-i Amr ibn-i Kays ibn-i Aylanın kızıdır. Çocukları fehr ibn-i Malik’tir.
10–) Hehr ibn-i Malik :
Annesi, Cendele’dir. Haris İbn-i Muzaz. İbn-i Amru Curhumun kızıdır. Çocukları, Galip, Muharrip, Haris ve Esed’dir. Kızı ise Cendele’dir.
Ebu Ubeyde, Cerrah, Amr İbn-i Adullah İbn-i Cerrah, Zabbet İbn-i Haris İbn-i Fehr ibn-i Malik’in soyundan gelmektedir.
Zohak İbn-i Kays’ın soyu Şeyba İbn-i Muharrib ibn-i Fehr’e dayanmaktadır. Beni Haris ibn-i Fehr ve Beni Muharrib İbn-i Fehr olmak üzere iki kabileye bölünmüştür. Bazıları fehr İbn-i Malik’in lakabının Kureyş olduğunu yazmışlardır. Bazı rivayetlere göre de Kureyş isim. Fehr ise lakab olarak yazılmıştır.
9–) Galip İbn-i Fehr :
Babası Fehr’dir. Annesi, Leyla ( Saad İbn-i Huzeyl’in kızı ) dır. Çocukları, Teymel Edrem ( Beni Edrem İbn-i Galip ) olarak tanınmıştır.
8–) Luey ibn-i Galip :
Babası Galip’tir. Annesi, Selma ( Kaab, ibn-i Aruğuza’nın kızı ) dır. Çocukları Kaab, Amir, Same, Avf, Ğuzeyme’dir.
Bu kabile iki taifeye ayrılmıştır. Taifeye Beni Amr İbn-i Lueyye ve Kaab İbn-i Lueyye kabileri’dir.
7–) Kaab İbn-i Lueyye :
Babası, Kueyye’dir. Annesi, Maviyeh ( Kaab İbn-i Kays İbn-i Cers’in kızı ) dır. Çocukları Marreh, Adiyye, Huseys’dir. Künyesi, Ebu Huseys’dir.
Kaab kardeşlerinin içinde olgun ve cesur idi. O güne kadar Arubeh olarak tanınan “Cuma” kelimesini ilk olarak kullanna kişidir. Arap günlerinde “Arubeh” olarak tanınan güne “Cuma” ismini ilk olarak veren bu adam olmuştur. Ve o gün hutbesinde Peygamber ( s.a.v. ) Efendimizin geleceğini müjdelemiştir. Allah’a şöyle dua etmiştir. “Allah’ım Peygamber’inin ( Hz. Muhammed ) ( s.a.v. ) ashabının ve akrabalarının onu yanlız bıraktığında ben yanında ,o Hazrete hizmet etme şerifina erseydim.
Kureyş kabilesi onun vefat gününü tarihlerinin başlangıcı saymışlardır. Bu durum ta fil vakasına kadar devam etmıştır.
6–) Marreh İbn-i Kaab :
Babası Kaab’dır. Annesi, vahşiye ( Şeyban İbn-i Muharreb İbn-i Fehr İbn-i Malik İbn-i Nazr’ın kızı )‘dır. Çocukları, Klab Teym, Yekaze’dır. Künyesi, Ebu Yekaze’dır.
Merreh İbn-i Kaab iki taifeye ayrılmıştır. Beni Mazum : Umulmü’minin, ümmü seleme, Halid b. Velid, Ebu Cehl, Amr İbn-i Hişam, İbn-i Muğiyre’ye kadar uzanmaktadır. Beni Teym İbn-i Marreh’ye kadar uzanmaktadır.
5–) Klab İbn-i Marreh :
Babası Morre’dır. Annesi, Hind ( sureyra İbn-i saleb İbn-i haris İbn-i Fehr İbn-iMalik İbn-i Nazr İbn-i Kinane İbn-i Kuzeyme’nin kızı’dır. ) Çocukları, Kussa İbn-i Klab, Zahre İbn-i Klab’dır. Künyesi : Ebu Zahre ve Klab’dır.
Klab İbn-i Marre babasından sonra kabilesinin başına geçer ve kabilesi arasında sevilen bir kişi haline gelir. Annesi Arap aylarının haram ve helâl olanlarını belirtir haccın sorumlusu idi. Annesi bu görevden dolayı Nişa ve Klamis olarak adlandırılmıştır. “Allah Resulü” Klab’ın iki çocuğu için şöyle buyurmaktadır : “Kussa ve Zahre kureyş’in sultanlarıdır.”
Beni Zohre’nin silsilesi : Amine ( Vehb İbn-i Abdimenaf İbn-i Zahre’nin kızı )’dır. “Allah Resulünün” annesi ve Sad İbn-i Ebu Vakkas, Malik İbn-i Eheyb, İbn-i Abdimenaf Zohre, teyzeleri Amine’nin kardeşinin çocuklarından olup Haşim İbn-i Utbe İbn-i Vakkas Mirkal Sad’ın kardeşinin çocuklarındandır.
Emir-el mü’min İmam Ali ( a.s. )’ın Ashablarından olan Abdurrahman ibn-i Afızohre’ye kadar dayanmaktadır.
4–) Kussa İbn-i Klab :
Babası Klab’dır. Annesi, Fatıma ( Sad ibn-i sayel’ın kızı )’dır. Çocukları Abdımenaf, Abdidar, Abdil uzza ve Abdi Kussa’dır. İki tanede kızı vardır. Künyesi, Ebul Muğeyre, Zeyd. Ve Mucemi denmiştir.
Kussa Huzça’nın elinden “Mekke’nin ve Kâbe’nin “ sorumluluğunu üzerine almıştır. Kussa işlerini o kadar titizlikle yapmıştır ki O’nun ölümünden sonra Kureyş kabilesi o’nun koyduğu kurallara uymanın vacib olduğunu ilan etmiştir. Bu kanunlara ölümünden sonrada uymuşlardır.
Kureyş kabilesini diğer kabileler arasında seçkin bir hale getirmiş, bazı dere ve tepelerde kaleler yaptırmıştır. “Mekke “ Vadisinde Kureyş kabilesinden olanlara yer vermiştir. Kabileyi bir çatı altında toplayan ilk kişidir. Kussa “Mekke’ye “ gelen hacıların Kureyş kabilesi tarafından ağırlanmasını bu kabile’ye farz kılmıştır.
Beni Abdil Uzza : Umul Mü’minin Hz. Hatice, Huveylid’in kızı’dır. Zubeyr İbn-i Avvam İbn-i Huveylid ve Varaka İbn-i Nevfel Abdul Uzza İbn-i Kussa’ya kadar uzanmaktadır.
3– ) Abdimenaf İbn-i Kussa :
Babası Kussa’dır. Annesi, Hubba ( Huleyli Huzayi’nin kızıdır. ) Çocukları, Haşim Abdi Şems, Muttalib, Nevfel, Ebu Emr’dır. Altı tane de kızı vardır. Künyesi, Ebu Abdi Şems, Muğeyre ve Kamerul Betha denilmiştir.
Kabilesi’nin kolları : Ubeyde İbn-i Haris ( Bedir savaşında şehid olmuştur. ) Muhammed İbn-i İdris Şafii ve Muttalib İbn-i Abdimenaf’a kadar uzamaktadır.
Beni Ummeye, Abdi Şemse kadar uzamaktadır. Kussa öldükten sonra Hacun denilen yerde defn edilmiştir. Abdimenaf İbn-i Kussa onun yerine geçmiştir.
2–) Haşim İbn-i Abdimenaf :
Babası Abdimenaf’tır. Atike ( Marret İbn-i Hilal İbn-i Falc’ın kızı )‘dır. Çocukları, Abdulmuttalib, Esed, Ebuseyfe, Nazle ve beş tane kızı vardır. Künyesi Haşim Kaner Zadirrakib idi. Babasının ölümünden sonra kabilesinin başına geçmiştir.
Allah’ın Resulü şöyle buyurmaktadır” :
“Ben Atike’nin çocuğuyum”
Haşim hac mevsiminde kendi kabilesinden, hacılara iyi davranılmasını, onlara yemek ve yatacak yerlerin hazırlamasında yardımcı olmaları emr etmiştir. Yaptıları bu işin sevabını Allah’tan alacaklarını belirtmiştir.
Haşim, Mekke, Mına, Arafat ve Meşare’de hacılara su ve yemek verir, develerinin yeminin hazırlanmasıda yardım ederdi. Haşim ticaretle de uğraşırdı. Beni Haşim, Haşim İbn-i Haşim’im kızı’dır. Haşim Şam’a yaptıkları bir seferde Kozze yakınlarında vefat etmiştir.
1– ) Abdulmuttalib İbn-i Haşim :
Babası Haşim’dir. Annesi, Selma Amr İbn-i Zeyd İbn-i Nubeyd İbn-i Lubeyd…. ibn-i Hazrec’in kızı’dır. Çocukları, Abbas, Hamza, Abdullah, Ebutalib, Abdimenaf, Zubeyr, Haris, Hacı, Mukavvem, Ebuleheb, ve Kuşem’dir. Altı tane de kız çocuğu vardır. Künyesi : Abdulmuttalib, Ebul Haris. Ünvanı, Şeybetil, Hamd Amr’dır. Silsilesi, Ondört Masum’a ulaşmaktadır.
Abdulmuttalib zamanında Mekke, bazı hücumlara karşı karşıya kalmıştır. Onlardan en önemlsi ; Habeşinin emriyle hazırlayan Ebrehe ordusu’dur. Ebrehe Ordusu, Mekke’ye yakınlaştığında Mekke’liler dağlara sığındılar, fakat Abdulmuttalib Mekke’de kaldı. Allah’a dua etmekle meşgul oldu. Allah tarafından gönderilen Ebabil kuşları, Ebrehe Ordusunu hel’ak ettiler. Mekke’liler bu olaydan sonra dağlardan Mekke’ye döndüler.
Abdulmuttalib’in cesaret ve büyüklüğünü tastik etmek için İbrahim ( a.s. ) lakabını taktılar.
Rebiulevvel ayının onunda yani Amulfil’in sekizinci yılında Abdulmuttalib vefat etmiştir. Peygamber Efendimiz o sıralarda sekız yaşındaydı.
Abdulmuttalib’in kabri Hacun’dur. Ebultalib’in kabristanı olarak tanınmıştır.
İbn-i Esir şöyle yazmaktadır : “Abdulmuttalib Hira dağında itikaf yapan ilk kimsedir.”
İtikaf : İnsanın Ramazan ayında mescid yada başka bir yerde üç gün oruç tutup ibadet etmesine denir. İtikaf’ta zariri ihtiyaçlar dışında yerinden ayrılmaması şartı vardır.
“Neden Adnan’a kadar ?
Hz. Peygamber buyurmatadır : “Soyumu Hz. Adnana’a kadar araştırın, Ondan ötsini araştırmayın” İşte görüldüğü gibi Tertemiz ve Masum Olan Ehl-i beyt’in seceresi işte budur. Hz. Peygamber’in seceresini araştırıken ondan İmam Ali ( a.s. )mınıda ayırmak Kur’ân’a ihanet olur. O’nun içindir ki Resuli Ekrem ( s.a.v. )’mın ve imam Ali ( a.s. ) soyuları hem temiz ve hemde soyu pak ve hanif’tir.
Onlar asla ve asla put’a tapmadılar Daima hak dini yani ( Allah’ın devletinin kanunlarını yerine getirmek için canlarını ve evlatlarınında o kanunlar çerçevesinde olmalarını miras bıraktırlar.
Hz.Muhammed, doğumuna geçmedn önce Astronumi belgelerle değil gerçek yönleriyle detaylı ve geniş kapsamlı aktuel bir çalışmayla bir tarıh gerçeğinı sunmak istiyorum.Çünku gelecek zaman birimi içinde uygulanacak iki felsefe ve idolojinin en önemlerınden biri olarak kendi yeri ve değerini kuruyacaktır.Tarih gelişimi içerisinde her zaman üstun bir Hukukla adaletliğini başarılığıyle işpaklamiştır. Hz.Muhammed,de dayalı Vahyi,in pıratik yönü kendi vefatlarından sonra tekrar emevi saltanatı idareciğiline geçmesiyle beraber yine cailiye devrine geçmesiyle günümüze kadar intikilap etmiştır.Aslı gereği gerçek yönü ile elle alırsak Hz.Muhammed, Kurana,da Vahiye dayanarak Maide suresinin (67
ayeti hükmunce Kendisinden İslam reberi ve RESULULLAH,ın makamına
(İMAM ALİ a.s.)mı getirmiştır.Allahu Tala şöyle buyurmaktadır.Ey peygamber, bildir,- sana rabbinden indirilen emri ve eğer bu tebliği ifâ etmezsen onun elçiliğini yapmamış olursun ve Allah, seni insanlardan korur. Şüphe yok ki Allah, kafir olan kavme ,doğru yola gitmek husunda başarı vermez. Peygamber ( s.a.v. ) Zilhicce ayının 18 inde yanındaki cemaâtle CUHFE’nin yakınlığında bulunan Gair’i Hum adlı yere vardılar. Burada Cebrail, Hz. Peygamber-i Ekrem’e nâzil olarak Hz. Ali’nin önderlik ve yönetimine ait, Mâide Süresinin 67. ayetini getirdi ve bu âyetin İslâm ümmet’ine tebliğine Allah tarafından O’nu me’mur kıldı. O gün çok sıcak bir gündü; buna rağmen Hazreti Muhammed ( s.a.v. ) kafilenin durmasını emretti; böylelikle geride kalanlar eriştiler, ileri gidenler de geri döndüler ve öğle namazı yüz yirmi bin kişi ile birlikte namaz kılındı: Namazdan sonra deve cıhazlarından kurulu yüksek bir minbere çıkarak, Allah’u Teâlâ’ya hamd ve sena ettikten ve halktan risaletinin tebliğine ait şehâdet aldıktan sonra şöyle buyurdular:
“Ömrümün sonu geldiğini Allah bana haber verdi; az bir zaman sonra Allah’ın emrine icâbet edeceğim… Ölümümden sonra, aranızda bırakacağım pahâ biçilmez iki emaneti bakayim nasıl dikkatle koruyacaksınız ?
Hazır bulunanlardan biri yüksek sesle dedi ki; “Bırakacağınız o iki kıymetli emanet nelerdir yâ Resulullah ?”
Resül’i Ekrem ( s.a.v. ) buyurdular ki: “Allah’ın” kitabı ve itretim “Ehl-i beyt’im” ki, bunlar birbirinden hiç bir zaman ayrılmazlar; tâ ki Kevser havuzunun yanında bana gelirler. Hiçbir zaman bu iki emanet’e tecâvüz etmeyin, her ikisine tâbi’ olun ve bu hususta sakın kusur etmeyin, ettiğiniz takdirde mahf olursunuz